Antrenör Sorunları
Atletizm antrenörlüğü yıllarca meslek olarak kabul görmemiş, ancak son 15 yıl içerisinde Genel müdürlük bünyesine çok sayıda antrenör alınmıştır. Alınan antrenörlerde istenen özelliklerin oluşabilmesi içinde federasyonlar milli takım yarışmalarında çok sayıda antrenörü görevlendirerek millik sayılarını tamamlamaktadırlar. Bu ilk bakışta olumlu bir davranış olarak gözükse bile, alanında uzmanlaşmamış hatta atletizmde hiç yer almamış sadece siyaseten atanan antrenör sayısını arttırmıştır. Böyle olunca da kaliteli, mesleğinde uzman olmayan antrenör sayıları artmıştır.
Atanan antrenörlerin kadroları Gençlik ve spor Bakanlığı Spor Genel müdürlüğü bünyesinde İl Müdürlüklerinin denetiminde olmaktadır. Böyle olunca da Atletizm Federasyonun görevlendirmelerde ve eğitimlerde söz hakkı bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle davul birinde tokmak birinde olmaktadır. Denetlemeler dostlar alışverişte olsun mantığında olduğu içinde antrenörlerimizden gerekli verim alınamamaktadır. Ayrıca bu antrenörler her türlü açılış tören ve benzeri organizasyonlarda çocuk bulma, çalıştırdıkları çocukları bu törenlere götürmekle yükümlü olmaktadırlar. Bu organizasyonlara katılmayan antrenörler soruşturma geçirmektedirler.
Ayrıca alınan antrenörler arasında bir branşlaşma ve özelleşme olmadığı içinde 20 tane çocuk çalıştırdığını listeler halinde il müdürlüğüne verdikten sonra her şey çözülmüş olmaktadır. Meslek içi eğitim kurs ve seminerleri de yeterli olmayınca Antrenörler bir gelişme gösterememektedirler. Normal bir memur gibi mesai saatlerinde gelip gitmekte ve birçok ilde hafta sonu antrenmana gelmemektedirler. Ayrıca çok az da olsa üst düzey sporcu çalıştıran antrenörlere de neden kamplara gittiği ve neden az sporcu çalıştırdığı ile ilgili soruşturmalar da açılmaktadır.
Milli takımlara sporcu veren antrenörlere baktığımızda ise, çoğunun Beden Eğitimi öğretmeni olduğunu görmekteyiz. Onlarda Federasyondan kamp izni alarak okullara gitmediği için milli eğitim il müdürlükleri ile sorun yaşamakta ve bazı zamanlar kamplara katılmakta zorlanmaktadırlar. Yine bunun bazı antrenörler tarafından suiistimal edilmesi sonucunda da bazı şehirlerde Beden Eğitimi öğretmenlerine izin verilmemektedir. Beden eğitim öğretmenliğinin maaşı daha iyi olduğu içinde bu antrenörler kurum değiştirmekten imtina etmektedirler.
Temel olarak baktığımızda üst düzey sporcularımızı çalıştıran antrenörlerin hiçbir özlük hakları yoktur. Dışarıdan getirilen yabancı antrenörlere çok yüklü maaşlar ödenirken Türk antrenörleri hiçbir şey kazanamamaktadırlar. Hatta çok ilginç bir şekilde ülkesini uluslararası arenada temsil edip madalyalar alan sporcular yetiştiren bu antrenörler, olimpik kadroda bulunan sporcuları maaş alırken; antrenörler bu haktan yararlanmamaktadır. Tohm projesi adı altında gelecekte ne olacakları belli olmayan, bugün sadece belirlenen barajları aşırı yükleme sonucunda geçen sporcuların antrenörlerine ücret bağlanırken, olimpik kadroda bulunan antrenörlere nedense ödeme yapılamayacağı söylenmektedir.
Uluslararası yarışmalarda görev alan ve sporcuları dereceye giren antrenöre ödülün yüzde 5 gibi komik bir ödeme yapılmaktadır. Ayrıca sporcusu milli takıma giren ve yarışmaya giden ama kısıtlı kadro nedeni ile kadroda olmayıp yarışmaya gidemeyen antrenör bu ödülden faydalanamamaktadır.
Bunlar çok genel konular olup, daha sonraki yazılarda bu maddeler tek tek ele alınarak, sorunlar ve çözüm yolları ile kaleme alınacaktır.